Kümelenme Destek Programı Tüm Haberler

21. yüzyıl ile birlikte özellikle finans sektöründe artan rekabet ve spekülatif büyüme; sanal servetlerin ortaya çıkmasına, bu sanal servetler ile refahını artıran kişiler ise üretim ve tüketimde yüksek talep artışlarına neden olmuştur. Ancak 2008 yılı ortalarında yaşanan ve oldukça uzun bir döneme yayılan küresel mali kriz ile ortaya çıkan tüm sanal refah ve servetler yok olma noktasına gelmiştir. Bu gelişmeler yaşanırken dünyada yeni arayışlar çoğalmış, ekonominin bilgiye dayalı yenilikçilik kapasitesinin tetiklenmesi ve üretim yeteneğinin geliştirilmesi amacıyla farklı kesimlerin birlikte çalışma yetkinliği önem kazanmıştır. Diğer bir ifadeyle, “sürdürülebilir büyümeyi” sağlayacak mekanizmanın tesisi için işbirliği yapılarının oluşturulması gündeme gelmiştir.
Ekonomide işbirliği yapılarının üç önemli aktöründen biri, bilimin ve temel yetkinliklerin sağlayıcıları olan üniversiteler iken, diğeri ekonominin lokomotifi ve gerçek ihtiyaçların sahipleri olan sanayiciler, sonuncusu ise politika oluşturarak sürdürülebilir kalkınmayı sağlamada kolaylaştırıcı rol alan kamudur. Bu üç aktörün işbirliği içinde ortak çalışma kültürünü geliştirmesi, ülkelerin rekabet gücünü artırarak, refahın yükselmesinde önemli rol oynamaktadır.
Ortak çalışma kültürünün gelişimini kolaylaştıracak en önemli yapılardan biri kümelerdir. Kümeler, birbirine katma değer sağlayan ve aralarında güçlü bağ olan firmaların, destek kurumlarının ve akademik çevrenin bir araya gelerek oluşturdukları bir ağ yapısıdır.
Kümeler, akademik çevre, özel sektör ve kamu arasındaki üçlü ilişkiyi tanımlayan, birbirlerine katma değer sağlayan bir model ortaya çıkarmaktadır. Bu model, söz konusu aktörler arasındaki yenilikçiliğe yönelik kurumsal ilişkileri şekillendiren üclü sarmalı ifade etmektedir.
Sarmalın ilk ayağını oluşturan belirli bir coğrafi alanda yoğunlaşmış ve ilişkili sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, küme içinde en iyi yaptığı veya yapabileceği alana yani temel yetkinliğine odaklanarak daha fazla rekabet gücüne sahip olmaktadır. Güçlü bir küme içerisinde yer alan bu firmalar, üretim yeteneklerini geliştirerek ülke ekonomisi için katma değeri yüksek alanlara sıçrama yapabilmektedir. Bu sayede, işbirliği içerisinde rekabet edebilen firmalar sürdürülebilir rekabetçiliklerini kolaylıkla artırabilmektedir.
Sarmalın ikinci ayağını oluşturan kamunun tek tek firmalardan ve sektörlerden ziyade ilgili paydaşları bir araya getiren ekonomik faaliyetlere destek vermesi kalkınma politikalarının odağını oluşturmaktadır. Dünyada pek çok küme, kamudan önemli ölçüde destek almaktadır. Avrupa Birliği de kümelenmeyi yenilikçiliğin tetikleyicisi ve ekonomik kalkınmanın önemli bir unsuru olarak görmektedir. Avrupa’da kümelerin oluşturduğu istihdam, katma değer ve rekabet gücü dikkate alındığında kümelere verilen desteklerin sürekli arttığı görülmektedir. Örneğin, bugüne kadar Fransa’da 71 kümeye toplam üç milyar Avro kaynak aktarıldığı bilinmektedir. Sarmalın son ayağı ise biraz önce bahsettiğim gibi eğitim ve araştırma kurumları, diğer bir ifadeyle akademik çevredir. Uzun ve kısa vadede küme içerisinde yer alan firmaların teknik ve uzmanlaşmış personel ihtiyaçlarının giderilebilmesi için eğitim kurumlarının da kümelere dâhil olması gerekmektedir. Sanayinin ihtiyaç duyduğu teknik elemanların belirli bir program dâhilinde kurslarla yetiştirilmesi kümelenme sürecinin önemli bir aşamasını oluşturmaktadır. Bu bakımdan eğitim kurumları, firmaların ortak bir işgücü havuzundan faydalanabilmesi için uzman personelin yetiştirilmesinde aktif rol oynamaktadır. Örneğin, ABD’deki Silikon Vadisi’nin bu derece büyümesinde ve dev teknoloji firmalarına ev sahipliği yapmasında Stanford Üniversitesi’nin büyük rolü vardır. Bu örnekten hareketle, akademik çevrenin kümelere etkin katılımının üretilen bilginin ticarileştirilmesi sürecini kolaylaştırmada önemli bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. Üniversitelerde oluşan fikirler sanayi ile işbirliği çerçevesinde uygulama alanı bulabilmektedir. Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde geliştirilen projelere uygun zemin sağlayan başarılı kümeler, üniversitenin teknik bilgisi ile firmaların piyasa bilgisini bir araya getirmektedir. Böylece kümeler “teknoloji transferinden” “teknolojinin ortak geliştirilmesine” doğru bir sıçrayışa hizmet etmektedir. Kendi teknolojisini üretme sürecinde uluslararası pazarlarda ülkemiz sanayisinin rekabet üstünlüğünün artırılması, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde mümkün olacaktır. Kamunun da bu işbirliği yapısına katılması ihtiyaçlar çerçevesinde politika oluşturularak kümelenme sürecinin desteklenmesi ile birlikte ortaya çıkacak ekonomik değeri azamileştirecektir.
Sonuç olarak; firmaları, eğitim ve araştırma kurumlarını, kamu kurum ve kuruluşlarını bir araya getiren, güven üzerine inşa edilmiş, işbirliği içerisinde rekabetin yoğun olarak yaşandığı kümeler, yenilik sürecini hızlandırmaktadır. Yenilikçi çözümlerin merkezi olan kümelerin bölgesel ve küresel rekabet güçlerini artırmak için organize ve sistemli çalışmalar gerekmektedir. Ekonomimizin yenilikçilik odaklı ekonomiler arasına girmesini ve sanayimizin dönüşümünü hızlandıracak kümelenme modeli ulusal ölçekte Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca sistemli ve belirli bir program çerçevesinde desteklenecektir. Topyekûn kalkınma modeli olan kümelenme modelinde üniversitelerimizin sürece dahil olması hem istihdama katkı sağlayacak hem de ülkemiz sanayisinin bilgiye erişimini ve bilgi-yoğun üretime geçişini hızlandıracaktır. Kendi üretim teknolojisini üretebilen ülkemiz sanayisi uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artıracaktır.